Türkiye’nin milli teknoloji hamlesine öncülük eden TEKNOFEST, bu yıl ilk kez Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) düzenleniyor. Eski Ercan Havalimanı’nda gerçekleştirilen festivalin açılışında konuşan TEKNOFEST Yönetim Kurulu Başkanı ve T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar, hem Kıbrıs’ın stratejik ve tarihi önemine hem de gençliğin teknoloji üretimindeki rolüne dikkat çekti.
Bayraktar konuşmasına, Kıbrıs’ın Türkiye için taşıdığı derin anlamı hatırlatarak başladı. “Kıbrıs bizim için yalnızca Akdeniz’deki bir ada değildir. Kıbrıs, tarihimizin emaneti, medeniyetimizin ayrılmaz bir parçası, Mavi Vatanımızın serhat noktasıdır. Kıbrıs, bir milletin zulme karşı direnişinin ve yeniden doğuşunun adıdır” diyen Bayraktar, TEKNOFEST’in bu topraklarda düzenlenmesinin sıradan bir etkinlik değil, tarihi bir adım olduğuna dikkat çekti.
Konuşmasında Türkiye’nin son 20 yılda savunma sanayiinde ve yüksek teknolojide kaydettiği büyük ilerlemelere değinen Bayraktar, “Bir zamanlar %80 dışa bağımlı olan savunma sanayimiz bugün %80 yerlilik oranına ulaştı. Milli SİHA’larımız, mühimmatlarımız, radar sistemlerimiz, yazılımlarımız, uydularımız artık kendi mühendislerimizin alın teriyle geliştiriliyor. Bu başarılar bir tesadüf değildir. Bunlar, milletimizin azminin, inancının ve gençliğimizin zekâsının eseridir” ifadelerini kullandı.
Bayraktar, TEKNOFEST’in yalnızca bir teknoloji festivali değil, aynı zamanda bir fikir hareketi olduğunun altını çizerek, “Bu festival, rotasını kaybetmiş bir dünyaya yön vermek isteyenlerin hareketidir. Adaletsizliklerin, zulmün ve sömürünün egemen olduğu bir dünyaya karşı adaletin, merhametin ve insanlığın teknolojisini geliştirmeye çalışanların yolculuğudur” dedi.
Konuşmasında, dünyanın dört bir yanında yaşanan adaletsizliklere de değinen Bayraktar, özellikle Gazze’deki insanlık dramına dikkat çekti. “Bugün Gazze’de çocuklar öldürülüyor, hastaneler bombalanıyor, kadınlar açlıkla imtihan ediliyor. Bu karanlık düzeni ancak hakikatin ışığı dağıtabilir. İşte biz, TEKNOFEST kuşağı olarak bu ışığın taşıyıcıları olmak istiyoruz. Teknolojiyi zulüm için değil; adalet, özgürlük ve insanlık için üretmek istiyoruz” diyerek gençlere büyük bir misyon yükledi.
Bayraktar, KKTC’nin bu büyük vizyonun önemli bir parçası olduğunu ve bundan sonra teknolojiyle anılması gerektiğini vurgulayarak, “Bu güzel ada yalnızca tatil için değil, bilim ve teknoloji için de gelinen bir yer olacak. KKTC’de AR-GE çalışmaları yapılacak, yapay zeka laboratuvarları kurulacak, dünya çapında girişimlerin filizlendiği bir merkez olacak. Kıbrıs artık geleceğin, umudun ve yüksek teknolojinin sembolüdür” ifadelerini kullandı.
TEKNOFEST KKTC’ye büyük bir ilgi olduğunu söyleyen Bayraktar, festivale 15 binden fazla takım ve 47 bin gençten başvuru geldiğini belirtti. “Bu gençler yalnızca yarışmak için değil, yeni bir dünya kurmak için buradalar. Bugün burada olanlar sadece finalistler değil; geleceğin bilim insanları, mühendisleri, girişimcileri ve liderleridir” dedi.
Etkinlikte, Türkiye’nin gururu olan milli hava araçları Bayraktar TB2, AKINCI, ANKA, HÜRKUŞ, SOLOTÜRK ve Türk Yıldızları’nın gösteri uçuşları yapıldı. Festival alanında kurulan çadırlarda ise ASELSAN, ROKETSAN, TÜBİTAK, TUSAŞ gibi kurumlar milli projelerini tanıttı. Bayraktar, bu kurumların bazılarını “Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası doğan acil ihtiyaçlar” sonucu kurulduğunu hatırlatarak, “O günlerin acılarını bugün teknolojiye dönüştüren bu kurumlarımız, artık Kıbrıs’ta da teknoparklar kuruyor. KKTC’de yüksek teknoloji üretiminin önü açılıyor” dedi.
Bayraktar, konuşmasının sonunda gençlere hitap ederek şöyle seslendi: “Kıymetli genç kardeşlerim, biliyorum; çok çalışıyorsunuz. Kimi zaman başarısız oluyor, kimi zaman yılgınlığa kapılıyorsunuz. Ama unutmayın, sizden önce bu yollardan geçmiş olanlar, yılmadan başaranlardır. Eğer pes etmezseniz, siz de başaracaksınız. Gelin, bu dünyayı daha adil, daha yaşanabilir bir yer haline getirelim. Hep birlikte çalışalım, üretelim, geliştirelim. Çünkü biz inanıyoruz: Gelecek sizsiniz, siz geleceksiniz.”
TEKNOFEST KKTC, yalnızca teknoloji yarışmalarının yapıldığı bir alan olmanın ötesinde; Türkiye’nin ve Türk dünyasının milli teknoloji yolculuğunun Akdeniz’deki yeni durağı, umut veren bir başlangıç noktası olarak tarihe geçiyor.